Cuma, Mayıs 30, 2014

galatada bir orospuya

elif, bu hüzne bir anlam katmayı başaramadın gülüm, sen hüzünlere anlam katmayı başaramadın, sen pozlara yanık tonlar kondurdun, yalnız dostlara pare pare aşk koydun gülüm. elif, sen sıcak çikolatanın kimyasal formülüne kardan adamlar yağdırdın, koluna girdin bütün yalnız kimyagerlerin, civa manyaklarının. elif dedim gülüm, biz dedim bu aşka iki kişi fazlayız, sen öteki tarafta oyna. hiç sonbaharda turuncu güldün mü sen, hiç italyanca romanlarda aradın mı beni gülüm ? çift kişilik aşka tek kişilik bilet alıp ateşe verdin mi bileklerini ? bir kumsalda onca kum tanesine her seferinde elifi anlattın mı sen hiç ? gülüm bu ayak izlerini "galatada bir orospuya" diye bırakmadım ben. bu ayak izlerini tıpış tıpış sürsünler izini diye de bırakmadım ben. elif bu hüzne tek kişi yetmez sen de katıl bana istedim, sen de katıl loş odaların avizelerine sinen küf kokularına, tütün dumanlarına istedim. gülüm başka hiç bir gülü koklamadım ben konstantinde onca şehzadeyi aleve verirken. iki üç parça şarkı dinleyip hüzünlendim diye mi bu yağmurlar ? bu yağmurları sen mi yağdırdın gülüm ?

Cuma, Mayıs 02, 2014

Güzel ruhunuz varsa.

Baya uzun zamandır yaptığım tek şey şu blogger ana sayfasına girip bugün kaç kişi girmiş la acaba bloga diye bakmak. Hoş bir durum değil çünkü eskiden buraya sadece yazmak için girerdim bakmak için değil. 

İpin ucunu kaçırdım.
Aşkın, sevginin, ailenin, inanmanın, arkadaşlığın, okulun ve tütünün ipini kaçırdım.
Hayatıma son giren kızı hatırlarsınız, o bir şey yaptı bana, duygu emicilerini çağırdı ve emdi duygularımı.
Onu uzaklaştırdığımdan beri hayatım kadınların peşinde değil bilgisayar oyunlarının peşinde koşmaya başladı.
Kadınlar yoksa yazı da yok.
Kadınlar yoksa duygu da yok.
Şu sıralar bir kadına böyle bir yakınlık duyuyorum ama boş kazıkazan hissi verir diye gücüm yetmiyor daha da yakınlaşmaya.
Özgün insanmışım öyle diyor yan koltukta oturan adam.
Özgünlük yazmadan elde edilmiyor şu devirde, yazmak da aşık olmadan acıya hançer kalmadan becerilemiyor bazı gönüllerde.
Bugün varım da yarın var olmak için bir sebep lazım baş ucuma.
Gerçi kedi var baş ucumda ama insan olmasını daha çok tercih ederdim.
Ömrüm diyorum, sanki bir köşeye artık süs amacıyla bırakılmış agrantizör gibi.
Bir zamanların en güzide fotoğraflarını basan o makine şimdi birilerinin hayatının süsü bilmukabil.
Annem diyorum duysa üzülür.
Oğlunuz yıllardır sevdi saydı sımsıkı sarıldı yalnızlığına.
Oğlunuz kadınlarla yaşadı yıllarca sevgilisi olamadığı kadınlarla.
Oğlunuz ağladı odasına giren sokak ışıklarının turuncusuna, eski seksenlik plaklara, İtalyanca romanlara.
Oğlunuz öpüştü yağmurda o kadınla bir İstanbul manzarasında sıra beklenirken geçeceklere.
Üstün "Kör" ödülü verildi üstünkörü sevildiği zamanlara.
Annem duysa üzülür bunları.

Güzel hatıralara ihtiyacım var.
Güzel yazılmış kalb-i anılara.
Takılıp kalmamalıyım yazabilmek için, gelen herkese yazabilmeliyim tek aşkı unutup.
Mükemmeli beklemek hoş görülmemeli, mükemmelliği yazan sözlük anlamları dahilinde.
Güzel kadınlara ihtiyacım var.
Güzel ruhunuz varsa.