Pazartesi, Ocak 30, 2012

Kaos'un Albert'i. Kim Bilir

         Kaos içindeki topluma düzen içindeki kaosu getirmekmiş meğer amacım. Öyle bir topluma gönderilmişim ki, hangi tarafa bakarsanız bakın aydınlığı asla göremezsiniz. Hani şu herkesin benimsediği salak rolünü oynayan "Einstein" 'lardanım ben. Öyle olduğumu düşünmüyorum. Öyle olmaya itiliyorum sadece. Farklı olan tarafım ise görevimin ışık hızını tekrar hesaplamak değil kaosdan düzeni çıkartmak olması.     
  
         Lanet olası bir yerde, hem de tam ortasında, dört tarafa da gitmemem gerektiğini biliyorum, ama ortalıkta da araba çarpmasını bekler bir vaziyetteyim. Çevremde o kadar çok saçma kutup var ki, insanlar ne yapacaklarını şaşırmışlar. Mevcut durumuna şükretmeyenler, din propagandası yapıp aynaya bakıp kendilerini hiç görmeyenler, sınıf farkını hala yaşatanlar, ego tatminini hala tamamlayamamışlar, şans oyunlarına şaşılası bir gayretle bel bağlayanlar, hele aşık olamayanlar, ilgiyi karşılıksız bırakanlara ne demeli ? Sonra baba parasıyla etrafa naralar atanlar, insanları horgörenler, burnu hiç yere sürtmemişler, ve daha yüzlercesi. Öyle ki, vezirler sofrasında kral çıplak diyebilmek çok zor.


         Toplum neden bu kadar bozuk ? İnsanlar otobüs duraklarında neden sürekli somurtkan bir ifadeyle oturuyorlar ? Her sabah minibüslerde neden kavgalar oluyor ? Bir gence, yaşlı bir teyzeye yer vermek neden bu kadar zor geliyor ? İnsanlar televizyona çıkıp sürekli neden biz açız diyorlar ? Hem de bunları söylerken gözlerinde neden hep bir ray ban oluyor ? Nedir bu isyan ? Neyi amaçlıyor insanlar ? Ah şu gözlerini açsalar neler görecekler kim bilir..


          Her günüm bi salağın günüyle aynı başlıyor, saatler geçtikçe farkındalık katsayım artıyor. Minibüsteyken farklı bir dünyayla karşılaşıyorum.Okulda apayrı bir dünya bekliyor beni oysa ki. Hergün kaos evreninde galaksiler arası seyrüsefer yapıyorum kısacası. Sonra eve geliyorum günün bitiminde. Gerçek kaos aynada beni bekliyor. Önce düzeltmem gereken bir Ben varım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder